Adayım 'Çatı esnafı' olacak

Değerli okurlarımız, 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyaset tarihimize CHP ve MHP'nin kazandırdığı 'Çatı Aday' kavramı, o yıldan itibaren aslında hayatımızın her alanında var oldu. Sizi bilmem ancak benim olası bir seçimde oyum 'Çatı Esnafı'nın neticelerine olacaktır. Şöyle ki;

2020'nin son günlerini yaşıyoruz ve bu senenin gidişine kimse üzülmeyecek diye düşünüyorum!

TİME dergisi Adolf Hitler’in ölümünün ardından, Hitler'in bir görseliyle birlikte 1945 yılında yaymladığı 'Kırmızı çarpı' kapağının aynısını 2020 yılı için kullandı ve 'Tüm zamanların en kötü yılı' manşeti attı. 

Yangınlar, depremler, çığ felaketleri, yanardağ patlamaları, siyasal ayaklanmalar, ekonomik krizler, pandemi salgını ve daha birçok felaket yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Son oalrak Alanya'mızda da geçtiğimiz pazar günü 5.4 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Kentimizdeki binalarda 30-40 yıllık aşınma var, ve ne yazık ki bu binaların bazılarının yapımında deniz kumu iddiaları var. 6 ve 6,5 şiddeti üzeri bir depremin Alanya'mızdaki neticelerini sizlerin takdirine bırakıyorum.

Şimdi, büyüklüğü aslında 9'a denk 'ekonomik depreme' bakalım...

Doğrusu ve yanlışıyla ortak bir aklın neticesi olan 'Çatı Aday' kavramından esinlendiğim 'Çatı Esnafı' konusunu çok zamanınızı almadan kısaca açmak istiyorum. 'Çatı Aday' aklı, siyaset tarihimizde büyük yıkımın öncü sarsıntısıydı. 'Çatı Aday' her şeyin başladığı ekonomik yıkımın öncü sarsıntılarıydı diyebilirim. Çatı Aday'dan Çatı Esnafa geldik!..

Bir esnafın TBMM'de gerçekleştirdiği  'yazar kasa' hadisesi malumunuzdur. Bugün hükümet o kasayla başa geldi diyebiliriz..Ekonomik kriz nedeniyle esnaf kasa atarken, bugün TBMM, valilik, kaymakamlık önlerinde, kaldırımlarda kendini yakar oldu. Kasa yerine çatılardan kendini atar oldu. O gün 'Kasayı atan şahıs' yandaş medyalarda milli bir kahraman gibi halka sunulurken, bugün kendini yakan esnaf vatandaş ya FETÖ'cü, ya akli dengesi veya psikolojisi bozuk, ya da AKP düşmanı oluyor. Hiç biri olmazsa bile hükümeti eleştirdiği gerekçesiyle ya dış güçlerin bir maşası, ya da 'vatan haini' oluveriyor!..

YAHU!

Adam aç, adamın parası yok, borç batağında, ekmek istiyor, aş iş istiyor.

Boğuluyor 'Batıyorum' diyor.

'KURTARIN' diyor..

İki gün önce gördük TV'lerde;

Çıkmış bir kafeterya esnafı işyerinin çatısına, kendi 'batık' durumunu bir yana atmış 60-70'i bulan personelini düşünüyor ve 'Ne olacak onların hali' diye isyan ediyor, 'onlara ekmek verin' diye yakarıyor. Bu bir istisna da değil, Alanya, dolayısıyla Akdeniz bölgesi ve tüm Türkiye'de milyonlarca vatandaş bu sektörden ekmek yiyor ve aynı durumda..Fiziken değiller belki ama çoğu fikren, ruhen çatıda, uçurumun eşiğinde. Elini uzatmış KURTARICI arıyor.

Kimse pandemi önlemlerine karşı çıkmıyor, aksine halk ciddi pandemi önlemleri istiyor. Ancak sosyal devlet, güçlü devlet, ekonomide UÇAN devlet, bir dünya LİDERİ'nin yönettiği! ülke, vatandaşına bu gibi dönemlerde bakmak zorundadır.

Zorundadır çünkü tüm kaynaklarıyla Türkiye çok zengin bir ülkedir! En azından bir zamanlar öyleydik..

Eğer, tüm fabriklarımız SATILMADIYSA!

Üreticiler ÜRETİYORSA

Çiftçiler EKİYORSA

Merkez Bankası'nın kasası BOŞALTILMADIYSA

Varlık Fonu şirketleri yabancı tefecilere teminat olarak VERİLMEDİYSE

Dış borcumuz 450 Milyar Dolar OLMADIYSA

Yeraltı kaynaklarımızı, madenlerimizi YABANCI ŞİRKETLER çıkartmıyorsa

Limanlarımızı, suyumuzu, bankalarımızı SATMADIYSAK

Siyasiler, bürokratlar, müdürler, başkanlar makam araçlarına milyonlarca lirayı SAVURMUYORSA

....

Siz daha da çoğaltabilirsiniz...

Özetle 'ZENGİNİZ' hem de çok zenginiz. 

'Çatıya çıkan değil, 'Ülke dışına tatile çıkan bir esnaf ve vatandaş' olacağımız günler görmemiz dileğiyle.. 

Sağlıcakla 'evde kalın'