Biz Ne Zaman Bu Hale Geldik? Hepimiz cevabı biliyoruz! Fakat...

Gecemiz gündüzümüze karıştı! Sadece saatler kaldı ama artık dayanılır gibi değil bu seçim ortamı; Özellikle bu seçim ortamı öyle oldu. Yani diyorum ki, yıllardır asfalt dökmeyi, kaldırım taşı döşemeyi, ücra köşelere çocuk parkı yapmayı görev ve hizmet değil de bir lütüf gibi gören sıradan Türkiye belediyeciliği için başkan, ikamet kağıdı dağıtmakla görevli bir mahalle muhtarı seçimi ne kadar da çok gerdi ortamı! Ne beka kaldı, ne vatan hainliği, ne teröristlik, ne sahte çekçilik, tefecilik,  faizclik vs vs.. 

Daha önce de defalarca kendime sorduğum, ama dile getirmekten imtina ettiğim o soruyu bir kez daha kendime sordum 'Ne zaman ve nasıl bu hale geldik, nasıl bu kadar kutuplaştırıldık, Ne zamandan beri, Akademisyenlerimiz, öğretmenlerimiz, sanatçılarımız, avukatlarımız, mimarlarımız, mühendislerimiz..

Kısaca "Mürekkep Yalamış" (öğrenim görmüş, okumuş, kültürlü (kimse) kimseler itibarsızlaştırılmış, hatta daha da ileri gidersek 'terörist, 'vatan haini' ilan edilir duruma gelmiş? Tam aksi konumundaki insancıklar ise ne zamandan beri makam ve mevki sahibi yapılmış, itibar gören, saygı duyulanlar oluvermişler!..

Ne zamandan beri ülkemizin 7 bölgesinde 100 yıldır birlik içinde tek millet olarak kardeşçe yaşayan milletimiz, neredeyse lehçe farklılıklarına kadar bölünüp parçalandı ve hatta bazı noktalarda birbirini düşman olarak görmeye başladı..  Bu soruları sizler de kendinize soruyorsun mutlaka değil mi.

Kim Bunları Bize Yaptı?

Susuyoruz burada!

Bu sorunun cevabını biliyoruz ve içimizde haykırıyoruz evet. Belki dillendiremiyoruz ama hepimiz aynı fikirdeyiz, aynı şeyleri düşünüyoruz, ortak noktadayız, aynı şeyleri kalben hissediyoruz..

Çünkü biz yeni düvele diz çöktürmüş anlı şanlı Türk milletiyiz, binlerce yıldır böyleydi, bundan sonra da Ay Yıldızlı Türk Bayrağı'nın altında ebediyete kadar böyle olacak, en ufak bir kaygınız olmasın.. "Mustafa Kemal Atatürk, Silah Arkadaşları ve Milli Kahramanlarımızın insanüstü gayretleri ve emekleri sayesinde, ağır bedeller ödeyerek tam bağımsızlığımız 1923 yılında sonsuza kadar kazanarak beka sorunu sonsuza kadar ortadan kaldırdık" Sanılmasın ki üç beş çapulçu terörist bizim beka sorunumuz olacak!.. Ne Türkiye, ne de Türk milleti, o sizlerin yaratmak istediğniz 'algılarınız' kadar küçük ve aciz değildir..

Evet, sadece, şehrimize bir belediye başkanı, meclis üyeleri ve mahallelerimize de muhtarlar görevlendireceğiz..

Bu kadara basit, her gün olduğu gibi, sabah yataklarımızdan kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra her seçimde olduğu gibi sandıklara koşacağız. Ödedeğimiz vergilerin karşılığını bize dürüstçe hizmet olarak geri döndürebilecek olan çalışkan bir adaya oy vereceğiz. Bu kadar... Provokatörler çıkacaktır. Aldırmayın, onlar mutlaka koltuğunu kaybedip makamdan düşecek olanlardır, veya haksız para kazanmanın sonunun geldiğini anlayan bizzatihi kendi veya o zatların ahbabıdır.. 

Beka diyorduk: "Korkma" dedi bize milli marşımız, Korkmadık hiç, Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;  Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.. Tek bir insan kalana kadar savunuruz.. 

O halde en son Türk bireyi son nefesini vermeden Türk istiklal ve bağımsızlığını yok etmek, Türk bayrağını söndürmek mümkün değildir. 

Sandığa gidelim.. Dostça, kardeşçe oyumuzu kullanalım. "Korkma, Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen, Al Sancak"