Bu 'Cisim' Alanya'ya yakışıyor mu?

Geceleri ve sisli havalarda gemilere yol göstermek için, tepesinde yanıp sönen veya veya kendi çevresinde dönen güçlü ışık kaynağı bulunan kuleler; Deniz Fenerleri.

Denizlerin en tehlikeli yerlerine yerleştiren ve hayat kurtaran bu fenerlerin 'anavatanı' Türkiye.

Kısa bir araştırma yapınca en eski deniz fenerinin, MÖ 7. yüzyılda Sigeon'da, bugünkü adıyla Kumkale'de (Çanakkale) yapıldığı öğreniyoruz..

İskenderiye Feneri, Mısır'ın İskenderiye şehrinde MÖ 285-246 arasında inşaa edilmiş, MS 955 ve 1302 yıllarında meydana gelen depremlerle yıkılmış ve 1500 yılında kalıntıları tamamen yok olmuş (Arkeologların denizaltı araştırmaları sonucu deniz altında fenere ait beyaz mermer bloklar bulunmuş) günümüzde yerinde olmayan, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri.
Var olduğu binlerce yıl denizcilere yol gösteren İskenderiye Feneri halkın günlük kullanımına da açıktı.  

Alanya'da 2000'li yılların başında yapımına başlanan ve kısa sürede tamamlan Çarşı Mahallesi İskele bölgesi Liman girişinde bulunan Deniz Feneri.

Dokusu ve görünüşü bakımından Alanya'ya, Kızılkule'ye, Tersane'ye ve Alanya Kalesi'ne hiç yakışıyor mu, görünüşüyle tarihi yapılara tezat bir duruşu yok mu sizce de?. Oldu bittiye getirilmiş bir 'cisim' adeta.  Başka örnekleri olmasaydı 'bu ne işe yarıyor' diye karşısına geçip saatlerce düşünecek insanlar sarardı etrafını.

Tarihteki ilk deniz feneri Türkiye sınırları içinde yapılmışken, bunun üstüne bir de deniz seviyesinden en yükseğe(209m) inşa edilen deniz fenerinin de Alanya Kalesi'ndeki fener olduğunu öğrenince biraz daha hüzünleniyor insan.

 Alanya'ya bir 'İskenderiye Feneri yapalım da Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olsun' istemiyoruz. İnsan müdahalesine gerek duymadan binlerce yıl ayakta durabilen bu yapıların aksine bizim fenerimiz estetiği ve görünümü dışında her yıl biraz da biz sorumsuzların neden olduğu bir yıpranmayla karşı karşıya kalıyor. Her sene mecburen bakım yapılıyor. Sorumsuzluk derken; fenerin cephesine isim yazmak, karalamak, zarar vermek gibi eylemler.. Fener duvarı dibinde ateş yakıp mangalda balık pişirmeye çalışanlar bile olmuştu! Konuyla alakalı basında çıkan haberleri hatırlarsınız. 

NELER YAPILMALI?

Antik çağlardan kalma tarihi fenerler incelenmeli. Veya Chania Deniz Feneri, Yunanistan'ın Girit adasındaki Hanya limanının girişinde bulunan bir deniz feneri: Bunu inceleyebiliriz.  Bize en yakın örneği ise çok uzakta değil, Antalya'nın Kaş ilçesindeki Patara Antik Kenti'nde. Roma İmparatoru Nero'nun yaptırdığı ve bir tsunamide yıkılan Antik Patara Deniz Feneri: Orijinal taşlarıyla yeniden inşası için geçen yıl çalışmalar başlatılmıştı. Bunu İnceleyelim ve daha iyi bir Deniz Fenerini Alanyamızın İskele bölgesine kazandıralım. Dünyada günlük kullanıma açık olan ve bir elin 5 parmağını geçmeyen fenerlerin en önemlisini en güzeli yapalım ve Kale'nin bütününe uyumlu tarihi, turistik mekan haline getirelim. '12 ay Turizm' diyenler niyetleriyle birlikte beyinlerini de organize halde kullanmalı.. Düşünerek, niyet ederek 12 ay turizm olmaz; Fiziki eylem de gerekiyor. 

Bu 'Cisim' Alanya'ya Yakışıyor mu?
Bu 'Cisim' Alanya'ya Yakışıyor mu?

YANİ BUNU DA MI YAPAMAZSINIZ?

Kale'nin tarihi SİT alanı dışında kalan bölümlerinden taşlar taşınarak bir fener inşa etmek biraz ciddi bir iş, ki zaten ciddiyetsizlerin hüküm sürdüğü günümüz koşullarında bunun gerçekleşmesini beklemek bir mucizenin gerçekleşmesini beklemek gibi olur!
 
O HALDE; En başta biz Alanyalıların göz zevki için ve yine tatile gelen turistlerin gözlerini de kanatmamak adına kötünün kötüsüne razı olalım ve mevcut feneri badana, boya ile makyajlamayı bırakalım, dışını eskitme taşlarla kaplayalım bari! Kızılkule,Tersane ve Kale'yi utandırmayalım artık bu cisimle.. 

'Sonrasında gelsin selfiler, gitsin sosyal medya paylaşımları, çöksüm beğeni butonları ve bedava mis gibi hoop Alanya tanıtımı..'

SAYGILARIMLA..