Her yağmurda aynı manzara: Alanya’nın gözbebeği iskelesi geçtiğimiz aylarda bir kez daha çökmüştü. Bu çökme olayı ne ilk, ne de muhtemelen son olacak.
Şehrimizin sakinleri ve tatile gelen misafirlerimiz de dahil herkesin can güvenliği tehlikede. Oradaki çökmeye bağlı oluşan eğim nedeniyle dengesini kaybederek denize düşen bir çocuğun veya herhangi bir kişinin ölüm haberini almamız an meselesi. Peki yetkililer bu durumdan sorumlu olmayacak mı!. Yetki devri için yapılan girişimlere rağmen çözülmediyse sorun, artık durum ihmalkârlık değil, net bir kasıttır.
Bunun yanında çöken iskelenin yarattığı o kötü görüntü Alanya’nın turizm imajına ciddi gölge düşürüyor.
Kısacası, iskelenin çökmesi sadece betonun/kaldırımın çökmesi değil, dalga dalga tüm şehrin ekonomisine ve prestijine zarar veriyor, ve bunca zamana rağmen yaşanan yetki belirsizliği nedeniyle bakım ve iyileştirme yapılamamış olması, çöküşün bir başka boyutunu gözler önüne seriyor.

Bu sorun neden yıllardır çözülemiyor? Cevap basit: Yetki gaspı denilebilir.
Alanya İskelesi’nin mülkiyet ve işletmesi konusundaki belirsizlik, sorunun çözümü anlamında kilitlemiş durumda. Kağıt üzerinde iskele devletin malı; 2014’te Tam 30 yıllığına devlet tarafından kiraya verilen iskelenin işletmesi Alanya Balıkçılar Kooperatifi’ne emanet edilmiş. Ne var ki bakım ve onarımdan sorumlu olan bu bir avuç kooperatif sorumlusu senelerdir iskelenin altını üstünü makyajlamak bir yana, elle tutulur bir yatırım yapmadı. Alanya turizminde geri kalmışlığın ve çağdışı görüntülerin sorumlusu bir avuç ismin, benzerine az rastlanır bu nadir güzellikteki alanı getirdiği hal orada duruyor. Bilmeyenler gidip gezebilir;
Bakımsızlıktan paslanmış demirlerle bölünmüş alan, kabloları tehlikeli bir şekilde ayaklar altında duran, kapakları açık elektrik panoları ve bakanın gözlerini adeta kör eden çirkinlikler oradan her geçtiğimde bana Berlin Duvarı, Hindistan'daki 'Kast sistem' ve Çin'in 'Hukou Sistemi'ni aklıma getiriyor. Sosyal ve sınıfsal ayrımcılık bizim iskelede Demir trabzanlarla vücut bulmuş ve bir kesimin ticari çıkarlarına korkuluk görevini yerine getiriyor.

Yani ortada “sahibi” varmış gibi görünen bir kooperatif var, ama fiilen iskelenin sahibi de sorumlusu da yok! Sonuç mu? Tam bir yönetim boşluğu, adeta bir karadelik gibi insanı içine çekmeye hazır somut bir çöküntü halinde orada gözleri kanatıyor.
Alanya’nın kalbinde oluşan göçük kentin imajına zarar verirken vatandaşlar üzerinden tedirgin adımlarla geçen herkes “İskelede sorunu kim çözecek?” diye sorar hale geldi..
Ne yazık ki bu soruya net bir cevap veren yok. Merkezi idare topu taca atıyor, yerelde ise herkes kaderine razı bekliyor. Aslında beklemekten başka çareleri de yok, zira mevcut durumda Alanya Belediyesi’nin doğrudan müdahale yetkisi yok.
Hukuken eli kolu bağlanmış olan Alanya Belediyesi 'bizim alanımız değil, yetkimiz yok' bölgenin yetkisinin kendilerine devredilmesi halinde modern Alanya'ya yakışır bir çalışma yapılacağını belirtiyor.
Bakanlık topu taca atıyor ve sorumluluğu üstlendiği söylenemez. Örneğin aylar önce yapılan bir toplantıda Ulaştırma Bakanlığı’na iskelenin onarımı için 48 milyon TL ödenek aktarılması kararlaştırıldı. Fakat aradan bunca zaman geçmesine rağmen rıhtımdaki çökmeler hâlâ onarılmadı. Ödenek var deniyor ama icraat yok; belediye var ama yetkisi yok. kooparatif var, ama yok!
Artık bu kısır döngüyü kırmanın vakti gelmedi mi? Bu iskelenin sahipsiz olmadığını göstermek için çözüm aslında belli: Yönetim ve bakım sorumluluğu derhal belediyeye devredilmeli. Yani bir avuç isimden alınırak Alanya halkına devredilmeli, Alanya’nın yerel yönetimi, kendi bölgesindeki böylesine kritik bir altyapıyı sahiplenebilmeli. Nitekim Alanya Belediyesi de bu sorumluluğu almaya hazır olduğunu defalarca belirtti. Belediye Başkan Yardımcısı Servet Ünlü’nün sözleri çok net: “Alanya İskelesi belediyeye devredilmeli. Tarım Bakanlığı, Alanya İskelesi’ni belediyeye devrederse imar düzenlemesi de dahil gerekli yatırımlar yapılır... Ağır bakım ve onarım gereksinimi var. Bunun içinde 25-30 milyon lira maliyet var”
Şimdi söz sırası Ankara’daki yetkililerde. Alanya gibi bir turizm incisinde, kentin kalbi sayılan iskele sahipsiz bırakılmayı hak etmiyor. Konuyu yılan hikayesine çeviren tüm kamu yetkililerine yönelik açk bir çağrı yapıyorum;

İHMALKÂRLIK DEĞİL KASITTIR
Lütfen artık gereken adımı atın. sinek avlayan esnaf, heba olan turizm sezonları. Eli kulağında bir can kaybı! Bunların sorumluluğu, çözüm üretmeyen idarecilerin omuzlarındadır. Daha fazla gecikmeden iskelenin yönetimini ve bakım yetkisini Alanya Belediyesi’ne devredin. Bu iş siyaset üstü bir durum haline gelmiştir. Onbinlerce insan üzerinden can kaybı tehlikesiyle geçmek zorunda kalıyorsa bunun adı ihmalkârlık değil, artık kasıttır.
ORASI DİNAMİK BİR SANAT ESERİDİR
Alanya İskelesi'ni Alanya halkına iade edin, edin ki bu utanç verici tablonun yerine turizmin dünyaya açılan penceresini değerli dokunuşlarla enfes bir tablo haline getirelim ve onu gururla sergileyelim.