Adana Barosu hakkında bilgi...

 Türkiye´de Tanzimat dönemine gelinceye kadar, avukatlık bir meslek olarak gelişmemişti. Şer´i mahkemelerde "dava vekili" adı ile tarafları temsil eden kişiler herhangi bir kurala bağlı olarak çalışmadıkları için baro veya benzeri bir kuruluşa gereksinim duyulmamaktaydı. 1839´da yayınlanan Tanzimat Fermanı ile özellikle hukuk alanında başlatılan ve 1856 Islahat Fermanı ile hızlandırılan reform girişimleri, dava vekilleri kurumunun da bir takım belli kurallara bağlanarak denetlenmesi zorunluluğunu doğurdu. Böylece Osmanlı devletinde, hukuk mesleğini seçmiş olanların çatı örgütü durumundaki baroların oluşum süreci başladı. Ülkemizde ilk baro, 1870 tarihinde kurulmuştur. İstanbul Barosu Cemiyeti adını taşıyan baro 33 avukattan oluşmuştur. Baroya kayıtlı avukatlardan sadece beş avukat Osmanlı vatandaşı olup, diğerleri yabancı uyruklu kişilerdir.

  Cumhuriyetin ilanından sonra 3 Nisan 1924´de kabul edilen 460 sayılı "Muhamat Kanunu" ile avukatlık mesleği belli bir düzen altına alınmaya çalışılmıştır. 17 maddeden ibaret bu yasa ile o tarihe kadar yabancıların tekelinde olan avukatlık mesleği kurumsallaşmış ve Türk vatandaşlarının da icra edeceği, yapabileceği bir meslek haline gelmiştir. Yine ilk kez 10´dan fazla avukatın bulunduğu illerde baro kurulması hüküm altına alınmıştır. Baroya kayıtlı olmayanların avukatlık mesleğini icra edemeyeceği hükme bağlanmıştır.  1926´da çıkarılan 708 sayılı yasa ile ´Muhamat" kelimesi, yerini "Avukatlık" deyimine bıraktı. Ve Muhamat Kanunu´nun adı "Avukatlık Kanunu" oldu.

  Adana Barosu´nun kuruluşunun gerçek tarihine dair resmi belge ve arşiv (Adalet Bakanlığı Arşiv ve Basın Yayın Dairesi, Adana Valiliği ve Adana Barosu) kayıtlarında bulunamakla birlikte değişik kaynaklardan elde edilen bilgilere göre; Adana Barosu´nun kuruluşunun Cumhuriyetimizin ilanı ile beraber 1923 tarihi olduğu kabul edilmiştir.

  Cumhuriyet´ten önce Adana´da Yağ Cami civarında şimdi mevcut olmayan yıkılmış bir Kadı Evi´nin bulunduğu bilinmektedir. Bu Kadı Evlerinde İslami esaslara ve dini inançlara göre yargılama yapıldığı, Kadıların hakim olarak görev yaptığı ve savunma erkini de dava vekillerinin üstlendiğini biliyoruz. Hatta, Yağ Cami civarında şu anda yıkılmış olan Tuz Hanı ve Gön Hanında dava vekillerinin yazıhanelerinin bulunduğunu bunun 1950´li yıllara kadar devam ettiği kayıtlarda görülmektedir.  Cumhuriyet´ten sonra ilk adliye şimdiki Seyhan Kaymakamlık binasının kuzeyindeki Ulus Parkı´nın karşısında bulunan Kârgir (Ahşap) binada adliye hizmetlerine başlamıştır. Adana Barosu´nun gelişimi Adana Adliyelerinin ve Adana kentinin gelişmesine paralellik arz eder. 90 yıl önce Adana kentinin nüfusu 30 bin civarındayken ortalama 30-40 avukat görev yapıyordu. Bilahare 1940 yıllarında nüfus ve iş hacmi artınca şimdiki adliye binasının arkasında bulunan Lütfiye Akkan işhanı ile Ceyhan İş hanlarının bulunduğu Kârgir binalara taşınma zorunluluğu doğmuştur.  1950´li yıllarda Adana nüfusuna 300 bine ulaşmıştır. Hal böyle olunca yeni bir adliye binası yapılması kaçınılmaz olmuştur. Ve 1946 yılında şimdi anıtsal bir yapı olan eski adliye binasının yapımına başlanmış ve 1948 yılında o devrin en ihtişamlı binası olarak kabul edilen adliye sarayı içerisinde, Adana Barosu birlikte gelişmiş ve 2000´li yıllarda kent nüfusu 2 milyona ulaşmış ve avukat sayısı da 1200 olmuştur, bugün ise 2010 yılında sonunda 2000 sayısına yaklaşmıştır. Baronun Yumurtalık, Kozan, Ceyhan, Pozantı´ ilçelerinde baro odaları ve baro tarafından görevlendirilmiş temsilci avukatlar bulunmaktadır.